1. Haberler
  2. Gündem
  3. Ferhat Tunç’tan Sırrı Süreyya Önder’e Mektup: Bu Ayrılık Hiç Olmaz!

Ferhat Tunç’tan Sırrı Süreyya Önder’e Mektup: Bu Ayrılık Hiç Olmaz!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ferhat Tunç’un Ardından

Ferhat Tunç, sevgili abim ve dostum, zamansız bir şekilde aramızdan ayrılacağını hiç düşünmemiştik. Yıllar önce Mecidiyeköy’de yeni kurulmuş bir televizyon kanalının inşaat halindeki binasında yollarımız kesişti. 12 Eylül sürecinde, zindanlarda yaşadıklarını ve tanıklıklarını kendine özgü mizahi bir dille anlatmıştın. Daha sonra bu anılarını “Beynelmilel” adlı sinema filminde izledik ve seni daha da çok sevdik.

Adıyaman’dan 12 Eylül zindanlarına, oradan da İstanbul’a uzanan yaşam hikâyeni, emek mücadeleni dinlerken büyülenmiştik. Sana, “Birlikte aynı koğuşu paylaştığın devrimcilerin ne kadar şanslı olduklarını” söylemiştim. Sen ise, “Ben de şanslıydım, onlardan çok şey öğrendim, en önemlisi de direnmeyi” demiştin. Adıyaman türküleri eşliğinde geçen o unutulmaz buluşmamız, hafızama kazındı.

Sonraki yıllarda, barışın siyaseti için aynı yolda buluştuk. Ülkemizde anaların gözyaşlarını dindirecek ve halklarımızı kucaklaştıracak süreçlerin aktörlerinden biri oldun. 40 yıldır süren savaşın sonlandırılması için bu zor süreçte büyük bir yürekle katkıda bulundun. Sevgili Selahattin Demirtaş ile beraber, barış mücadelesinde en ön safta yer aldınız. Türkiye gibi bir coğrafyada barış mücadelesi vermek hiç kolay değildi.

Diyarbakır, bu sürecin önemli merkezlerinden biriydi. Geçirdiğin uçak kazası seni uçak yolculuklarından uzaklaştırmıştı. İstanbul – Diyarbakır arasında araçla gidip gelmelerine hayret ediyorduk. Uçak yolculuğuna dönmen için uğraştık ama seni ikna edemedik. “Ben uzun yolculuklara alışkınım, merak etmeyin arkadaşlar” derdin.

Bu zorlu süreçte, polis copuna ve gazına maruz kaldığımız günlerin sayısı az değildi. Barış mücadelesi, senin de deyiminle bizi “gaz arkadaşı” yapmıştı. Sonraki süreçlerde, yoğun çabaların ve görüşmelerin neticesinde barışa yol açacak günler başlamıştı. Gözümüz, kulağımız sizlerden gelecek iyi haberlerdeydi. Güzel şeyler oluyordu ve bunun devam edeceğine inanıyorduk.

Maalesef, umutlarımızı karartan gelişmeler yaşandı. Her şeye rağmen geri dönüşün mümkün olmadığını düşünürken yanıldık. Selahattin Demirtaş ile tutuklandığınız o günü unutmak mümkün değil. Senin zafer işaretiyle cezaevine girişin ve Selahattin başkanın Edirne’de bir helikopterden inişi, bu umutlu hikâyenin sonunu işaret ediyordu. Darmadağın olmuştuk.

Son 7 yıllık süreç, ülkemiz ve halklarımız için tam bir kabustu. Bu kabustan uyanmak için bir aklın ve vicdanın harekete geçmesi kaçınılmazdı. Siyaset bunun için vardı ve bu yükü yeniden sırtlanırken bulduk seni. Kalbinin bu yükü nasıl taşıyacağını düşünmeye fırsatın olmadı. Yeniden bu sürecin umudu oldun. “Barışı kazanmaktan başka seçeneğimiz yok” diyordun.

Son görüşmemizde, “Abi ne oluyor?” diye sorduğumda, “Ferhat, sabır sabır” demiştin. “Zor olacak ama olacak” diyerek ülkeye dönüşümüzün ve yeniden kucaklaşacağımızın sözünü vermiştin. Kalbinin sana böyle bir sürpriz yapacağını nereden bilecektik?

Ah benim güzel dostum, sözünde durmanı ve başladığın işi bitirmeni isteyen sadece ben değil, on milyonlarca insan var şimdi. Sen, yediden yetmişe herkesin Sırrı abisisin. Sen olmadan bu hayatta ne sazın ne de gazın tadı olacak. Yaralı yurdumuzda yeniden bir araya gelelim ve avazımız çıktığınca türküler söyleyelim. Sen olmadan eksik kalırız, çünkü yaşamın direnmek olduğunu en iyi bilenlerdensin. Kalbin yorgun ama sana itaat eder, gitme ne olur. Gitmenin zamanı değil şimdi, yeniden buluşmak ve sımsıkı kucaklaşmak zamanı…

Yarını ve seni kucaklamak ümidiyle…

Ferhat Tunç’tan Sırrı Süreyya Önder’e Mektup: Bu Ayrılık Hiç Olmaz!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir