1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. Enflasyonun Altın Günlerine Etkisi: Beklenmedik Değişimler

Enflasyonun Altın Günlerine Etkisi: Beklenmedik Değişimler

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Altın Günlerinin Sosyal Medyadaki Yansıması

Şubat ayında Kocaeli’de yaşayan bir grup kadının, yoğun kar yağışına rağmen altın gününe gitmesi sosyal medyada oldukça ilgi çekti ve kullanıcıların yüzlerini güldürdü. Bununla birlikte birçok kişi kadınlara hak verdi, hatta “Kısır, ıslak kek, peynirli börek, sarma, dolma, sınırsız çay… Bence haklılar” gibi yorumlar yapıldı.

Geleneksel Sosyalleşme Ritüelleri

Ev yapımı börek ve poğaçalarla dolu tepsiler ve taze demlenmiş çay eşliğinde arkadaşlarının evinde toplanan kadınların sohbetleri, Türkiye’de dostluk ve dayanışmanın sembollerinden biridir. Bu sahne, birçok kuşak için yalnızca huzuru değil, kadınların maddi, manevi ve sosyal dayanışmasını da temsil eder.

Altın Günlerinin Ekonomik ve Sosyal Boyutu

Altın günleri, gelenek ile pratik düşüncenin kesiştiği alanlar olarak görülüyor. Ev sahibi kadın, tuzlu ve tatlılar hazırlarken, diğer kadınlar da ona para ve altın getiriyor. Bu sistem sayesinde her kadın hem ev sahibi hem de katılımcı olarak dönüşümlü bir birikim fonu oluşturuyor.

Gelenek, Türkiye’nin 20. yüzyılın ortalarında kentselleşmesi sırasında, köylerinden veya kasabalarından kentlere taşınan ev kadınlarının yeni sosyalleşme biçimleri arayışına girmesiyle yaygınlaştı. Ancak günümüzde altın günü ikramları ve birikimleri zora girmiş durumda. Türkiye’de yaşanan ekonomik sorunlar ve değişen yaşam tarzları, bu geleneği yeniden şekillendiriyor.

Ekonomik Koşulların Etkisi

Gıda enflasyonu küresel çapta düşüş eğilimi gösterse de, Türkiye’de artmaya devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mart 2025’te resmi yıllık enflasyonun yüzde 38.1 arttığını belirtirken, Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre bu rakam yüzde 75.2. Un, yağ ve peynir gibi temel gıdaların fiyatlarındaki artış, bir zamanlar bolluk gösterisi olan altın günü ikramlarını maddi bir yük haline getirdi.

Ekonomist Serap Durusoy, bu baskının yalnızca günlük beslenmeyi değil, misafir ağırlama geleneklerini de değiştirdiğini belirtiyor. “Ülkemizde nüfusun neredeyse yarıdan fazlası açlık sınırının altında ücret alırken, gıda enflasyonu derinden hissedilir hale geliyor,” diyor Durusoy.

Altın Günlerinin Evrimi

Sosyolog Gökben Demirbaş’a göre, altın günü konsepti, cumhuriyetin ilk zamanlarında orta ve üst sınıf kadınların düzenlediği kabul günü geleneğine dayanıyor. “Köyden kente göç eden işçi sınıfından kadınlar da gün düzenlemeye başladılar,” diyor Demirbaş. “Kadınlar bir yandan hünerlerini ve yaşam alanlarını sergileyerek eğleniyor, bir yandan da para biriktiriyorlar.” Ancak bu demokratikleşme günümüzde tersine işlemeye başladı; işçi sınıfı aileler artık bu günlere katılamıyor.

Demirbaş, 2015 yılında doktora tezi için yaptığı araştırmada, yoksul kadınların küçük miktarlarda lira toplanan günler düzenlediklerini, ancak bu günlerdeki ikramlara eskisi kadar özenilmediğini kaydediyor. Orta sınıf ise birden fazla güne katılmaya ve zengin gün tabakları servis etmeye devam ediyor.

Günümüz Altın Günleri: Adaptasyon ve Yenilik

Inside Turkey’den Emel Altay‘a konuşan kadınlar, altın gününü günümüze nasıl adapte ettiklerini anlattı. 68 yaşındaki ev kadını Döne Kapılar, çevresinde eskisi kadar sık altın günü düzenlenmediğini söylüyor. “O kadar çeşit pasta börek yapmak çok uğraştırıcı,” diyor Kapılar. “Bir de bunun ev temizliği, misafirler gittikten sonraki bulaşığı, yine temizliği, bin tane yorgunluğu var. Paramız varsa kafede oturuyoruz, hava güzelse parklarda toplanıyoruz. Şahsen ben açık havada toplanmayı daha çok seviyorum. Evden çıkmaya vesile oluyor, hem de para da harcamamış oluyoruz.”

Bazı ev sahibeleri de menülerini yalınlaştırmış. “Öğle yemeği gibi sofra hazırlanıyor,” diyor Kapılar. “Çorba, tavuk-pilav, sulu yemek… Bazı arkadaşlarım ise kahvaltılık bir şeyler çıkarıyor, bir de simit, yanına çay… Hem daha az uğraştırıcı hem de masrafı az.”

İkramlar daha basit ve hatta sembolik hale gelse de, altın gününün maddi boyutu sürüyor. 67 yaşındaki ev kadını Hatice Er, gençliğinden beri altın günü geleneğinin parçası olmuş. Bugünlerde “Dolar Günü”ne katılıyor, 12 katılımcının her biri aylık 50 dolar katkıda bulunuyor. Ancak geleneğin aksine bu günlerde bir buluşma da olmuyor, ikram da. “Ben birikim olsun diye giriyorum artık günlere,” diyor Er. “Mesela ben en son dolar gününe kendim, eşim ve iki torunum için girdim. Topladığım dolarları da torunlara veriyorum zaten.”

Altın fiyatları erişilmez seviyelere tırmanırken, birikimler de artık şekil değiştiriyor. Birçok altın günü grubu artık Türk Lirası veya küçük miktarda dolar topluyor. Bu sistemde miktarları çok daha küçük olsa da, birikim yapıldığına dikkat çeken Durusoy, geleneğin sosyal boyutunun büyük ölçüde ortadan kalktığını ekliyor.

Sonuç

Altın günü, kadınlara bir birliktelik imkanı yaratsa da, kadınların erişebildikleri alanlar kısıtlı. İstanbul Planlama Ajansı’nın ev kadınlarının sosyalleşme pratikleri üzerine yaptığı araştırmada, ev kadınlarının en sık yaptığı sosyalleşme faaliyetinin yüzde 51 oranla parka gitmek olduğu görülüyor. Çoğunlukla parkların çocuklar için oyun alanı olması, etkinlikleri sosyalleşmeden çok, kadının bakım görevini yerine getirmesi haline getiriyor.

Enflasyonun Altın Günlerine Etkisi: Beklenmedik Değişimler
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir